MU

Murat UYSAL

Yalnızlığın en kötüsü seni anlamayanların arasında kalmaktır


Bu sözde iki güzel anlam var. Birincisi yalnızlığın her türlüsü kötüdür anlamını içerir. Bir diğeri ise yalnızlığın en kötü halinin ise anlamayan insanların arasında kalmak olduğunu söylemektedir.

Öylesine doğru bir söz ki, bunu sık sık yaşayan biri olarak manasını derinden hissediyorum. Bazen etrafınızda onca kalabalık olabilse de seni anlamayan veya anlamayı umursamayan insanlar ile aslında ne kadar yalnız olduğunu anlarsın. 

Örneğin hasta olursun geçmiş olsun derler ama bilirsin gerçekten önemsendiğin için değil, toplumsal kabuller ve değerler sebebi ile usulen söylenmektedir. 

Ama işin en belki de acı tarafı insanlar da kendi dertleri varken böyle olmakta haklılardır. Haklı olarak böyle davranıyorlar haklı olarak bu şekilde minimal düzeyde önemseyebiliyorlar. Dünya derdi ile dolu insanlık gerçek dostluk ve sevgiyi hissetmeyi unutalı çok oldu sanırım. 

Duam odur ki, yalnız kalmasın kimseler, kalırlarsa da en azından saf temiz kendisi ile başbaşa bir yalnızlık olsun bu, kalabalıklar arasında yalnızlıklarda kimse kalmasın inşallah.


Oyunculuk dersi 1: yalnızlık ile ilgili muhteşem bir anlatım ve yorum

Bazen sinemada öyle kısa anlar olur ki o kısacık an içerisinde sunulan oyunculuk bir duygunun ve milyonların hissettiği duyguların dışa vurumu oluverir. İşte bu videoda yalnızlık duygusunun hepimizin hissedip dile getiremediği şeklinin dışa vurumudur. Yalnızlık öyle bir boyuttadır ki, sigara aldığı bakkala anlatmakla kendini ifade etmeye çalışır.

Öyle bir yalnızlık anlatısı ki, bakkalın da adamı umursamaması ile yalnızlık duygusunda ne kadar haklı olduğunu daha iyi anlatmıştır yönetmen. 

Öyle bir çaresizlik ve yalnızlık ki, yalnızlığı gidermek için en ucuz sigara birinciyi ister ve onu bulamayınca da en ucuz diğer bir sigarayı sormaktadır. O sigara ile dertlerini biraz hafifletmek istese de, öyle yalnızdır ki dünyanın en soğuk ve umarsız bakkalına kendini anlatarak nefes almak ister. Ve bakkalın asla anlayamayacağı derin duyguları bir ümit ile anlatır anlatır anlatır...

Ücretsiz yazılım geliştirme desteği

Herkese selamlar,

6 yıllık .NET web projeleri geliştiren YTÜ mezunu bir matematik mühendisi olarak, bedava yazılım geliştirmeyi teklif ediyorum. Eğer bir fikrin var ve bu fikre inanıyorsan, işini gücünü yani garanti gelirin olan işinden vazgeçebilecek kadar güvenniyorsan ve fikrini pazarlayabileceğini düşünüyorsan mutlaka benimle iletişime geç.

Ücretsiz Yazılım Şartlarım:

Alan adı benden, ssl benden sunucu masrafları herşey benden. Yazılımı da geliştirip hazır şekilde yayına alacağım. %50 şer ortaklık payımız olacak.

Teknik anlamda tüm sorunları ihtiyaçları ben çözeceğim, sen sadece bana iyi bir fikir sunup o fikre benim zaman yatırımı yapmam konusunda beni ikna edeceksin.

Projeyi yayına aldığımdan sonra da projenin tüm pazarlama ve diğer satış işleri sende olacak. Müşteri ile sen muhattap olacaksın sen yöneteceksin. Projenin 1 yıl içinde çok değil aylık ortalama 1000 TL para kazandırmasını sağlayacaksın.

1 yıl içinde bu hedefe ulaşamazsan da bir ücret istemiyorum sadece ortaklıkta %50 hakkını kaybedeceksin. Ben istersem senle devam edeceğim istemezsem farklı bir yol sana ya sunacağım yada projeyi tamamen kapatacağım. Projeyi yayına aldıktan sonra 1 yılın olacak 1 yıl içinde başarırsan %50 senindir.

Fikrini asla alıp kendim yapmak üzere çalmam merak etme ama eğer fikrin çok önemli ise ve güvenmiyorsan bana gizlilik sözleşmeni gönderip imzalayıp sana gönderebilirim. Ama ortaklık güven işidir, güvensizlik yönü bir tık beni rahatsız edecektir.

Şuan bu şekilde bir projem var mı derseniz var, yakın zamanda onunla ilgili de sizlere buradan ayrıntılı yazımı yazacağım.




Bir yazılım projesini sıfırdan başlarken doğru başlamak nasıl mümkün

İlginçtir, yazılım projeleri genelde saç baş yoldurur kodlarla doludur. En mükemel büyük projelerde dahi bu durumu gördüğüm günden sonra bu mesleğe bakışım çok değişti. Yapılan onca plana programa rağmen berbat kodlar ile hayatımızı önemli derecede etkileyen işler yapılmaktadır.

Bunun en temel nedeni başta birşeyleri doğru öngörememiş olmak elbette. Ancak tek sorun bu olsa idi ve biz gerçekten herşeyi doğru yapsaydık çözüm noktası bu olurdu. Ancak değil, biz gerçekten kötü kod yazarak projeleri tamamlıyoruz. Sonra da süper projeler olarak lanse ediyoruz. Alakası bile yok hepsi gerçekten kendi içinde kötü kodlarla doludur.

Başlarken doğru başlamadığınızda doğru bitmesi de imkansızdır. Doğru başlamamak derken neyi söylüyorum mesela, parametrik olması gereken yerler parametrik olmalıdr. Yazılım değiştirmeye kapalı geliştirmeye açık olmalıdır. Bir istek gelince kodu değiştiriyorsanız bu kötü kodlamanın sonucudur.

Örneğin bir yazılım projesinin temelinde olmazsa olmaz şeyler vardır. Sistem ayarları bölümü ve loglama mekanizması en önemli iki modüldür bence. Çünkü elbette hatasız kod yazılmayacaktır ve bir hata olduğunda onu çözmek için her kritik adımı loglamak gerekir. Ayar yönetimi de yazılımın anlık olarak kriz anlarında bizi koruyacak bir emniyet subabıdır. Örneğin bir eticaret sitesinde satışları geçici olarak durdurmak isteyebilirsiniz. Bu durumda bir tuşla bunu yapabilir olmanız gerekir.

Dil desteği de temel bir modüldür. Bu modül de olmazsa olmazdır ve gerçekten her alan her field dil desteğine sahip olmalıdır.

Cache mekanizması da hayati öneme sahiptir. Doğru alanı doğru cache ile tuttuğunuzda projeniz gerçekten verilmli çalışır.

Bildirim modülü de en önemli diğer modüldür. Örneğin sistemde stok azaldığında o sistemi kullananlara bilgi gidebilmelidir. Bir kullanıcı kendisine sistemin neler söylediğini görebilmesi gerekir. Bu sebeple de bildirim modülü çok değerlidir.

Ayrıca kritik hatalar veya hack girişimi şüphesi olan işlem denemelerinde teknik ekibe otomatik mail giden bir mekanizma da olmazsa olmaz bir özelliktir.

Yetkilendirme de temel özelliktir. Bir projenin her sayfasına istediğim zaman bir role yetki verip o yetkiyi alabilmeliyiz. Bu sayede düzenle ekle ve sil gibi tüm adımların erişim kontrolleri sağlanabilir. Ayrıca bu rol yetkileri hangi zaman diliminde kime verilmiş veya alınmış yine loglamak gerekir.

Bir projeyi bu standart özellikler gözetilerek geliştirmek oluşacak problemlerin çok daha hızlı çözülmesini sağlayacaktır. Ancak maalesef genellikle projeler ana özelliklere odaklanarak başlanıldığı için sonradan bu hayati kurguları yazılıma kazandırmak hem zor olmakta hem de yazılımın ana özelliklerinde de aksamaya sebep olabilmektedir.

Doğru başlanmış kaliteli projelerde çalışma hayali ile yazılım mesleğimize devam etmek istemesek de hayatın gerçekleri bizi bu şekilde çalışmaya mahkum etmiştir. Doğru projelerde kodlamak üzere teşekkürler.

Yemek sepeti başarı öyküsü semineri

İzmir Ticaret odasında yemek sepeti CEO'su Nevzat Aydın dan başarı öyküsünü dinledik ve çok şey öğrendik.

Kararlı olmak ve gerçekten fayda sağlayan firma olmanın önemi başarı için en önemli etken.

Ancak Nevzat bey bende sanki artık bu başarıyı anlatmaktan sıkılmış olduğu hissini uyandırdı. Bunca işimin arasında böyle işlerle uğraşmak istemediği gibi bi izlenim oldu. Tahminimce birçok sorulan soruyu da kaç kez zaten cevaplamıştır kimbilir.

Açıkçası seminer de biraz artık konu olarak manasız olmuş. Şahsen ben Nevzat bey i görmek için gittim o atmosferi merak ettim. Bence konuyu yeni yemek sepeti büyüklüğüne ulaşabilecek projeler diye değiştirseler daha faydalı olabilirdi.

Şahsen biz türk milleti olarak da başarıdan gurur duymayı biliyoruz elbet ama, varolan başarı gibi yeni başarıları konuşmak daha yerine olur diye düşünüyorum. Ama her şeye rağmen çok keyifli bir sohbetti ve iyi ki gitmişim.

Bencillik kötü ama "Sencil" olmak da bir o kadar kötü

Bencil olmayı hep çok kötü bir özellik olarak gördüm ve ki öyle de. Ben insanı seven, yaradılanı sev yaradandan ötürü bakış açısı ile çıkar gözetmeksizin seviyorum. Her insan konumu mevkisi ırkı rengi ne olursa olsun hepsi benim için birdir ve değerlidir. Her kim yardıma ihtiyacı olsa yardıma koşmayı ben büyük bir güzellik görürüm ve herkesin böyle olması gerektiğine inanırım.

Bugüne kadar da hep böyle yaptım. Kendimden çok karşımdakini sevip değer verdim. Yardıma ihtiyacı olan birisi var ise üzerime vazife edindim koştum. hiçbirşey yapamadığım gücümün yetmediği de oldu. Mesela yolda yürürken kaldırımda bir evsiz gördüğümde Allah yardımcısı olsun diye kalbi dua ettim. Hastaneye yolum düşüp gittiğimde elimde olsa hepsine şifa veren biri olabilmeyi hayal ettim, dua ettim en kalbi duygularım ile.

Hayat yolumda ilerlerken aldığım kararlarımı kendim ile birlikte ailemi kardeşimi de düşünerek aldım. Sınavlarda kopya çekmeyi asla bir yol görmedim. Hak ettiğimden fazlasını almak asla benim için kabul edilebilir birşey olmadı. Doğru belli idi, orada oldum ve herkesi iyi insan görüp herkese yardım ettim. Üstüme vazife olmayan iyilikleri borçlu gördüm kendimde. Yapmazsam ölürdüm sanki öyle hissettim. Bir arkabam sınavdan kötü not mu aldı, onu ders çalıştırmalıydım. Veya okulu bırakmayı mı düşünüyor hemen anlatırdım neden bırakmaması gerektiğini. Bunun gibi bir sürü şey, ve bu durum bende ileri safhaya ulaştı sanırım. Tüm bunlarla mutlu olurken kendimi düşünmeyi unutmuştum.

Bencil olmak elbette kötü, ancak sencil olmak yani kendinden önce karşıdakini düşünmek meğerse daha kötüymüş. Ben sencil birisiyim. Geriye dönüp baktığımda aldığım kararlarımın merkezinde ben yokum, benim dışımda hayatımdaki insanlara olan faydasını odak noktaya almışım. 

Bu yönümü seviyorum ve kaybetmeyeceğim ama neyi anladım derseniz, bencil olmak ne kadar kötü ve kabul edilemez ise, sencil olmak da o kadar kötü ve kabul edilemez birşeydir.

Hayatta en sevdiğim kelime, "Denge", kendini ve herkesi düşünmek şeklinde dengeli bir bakış açısı ile yaşamak gerekli. Herkese de nacizane tavsiyelerim bunlardır.

Yemek sepetine rakip çıkabileceğine inanmak

Yemek sepeti projesi öncelikle gurur duyduğumuz milli bir proje olması yönüyle ayrı bir yeri vardır. Sektörde ise tek konumdadır. Her ne kadar ticari başarı açısından satışı iyi olsa da, böyle bir projenin ülkemizin elinde kalması ve yerli olarak devam etmesini isterdim.

Peki bunun dışında, gerçekten herkes memnun mudur. Kullanıcı memnun sipariş verebildiği için. Ancak restoranlar bu sistemde komisyon oranlarından biraz şikayetçi. Ayrıca satış sonrası komisyon oranlarını arttığı yönünde bir bilgi de var. Giderek daha fazla pay aldığı için birçok restoran mecburiyetten dolayı devam eder gibi bir durum var.

Buna rağmen yemek sepetine karşı bir rakip proje yapma fikrimden bahsettiğim herkes konuya karşı aşırı negatif ve olacağına imkan vermemekteler. Bense aksine olabileceğine inanıyorum.

Bu amaçla türkiyeyemek.com sitesini kurdum. Hedefim tüm restoranlara bu hizmeti ucuza sunmak ve müşteri ile restoran arasında her iki tarafı da kollayan bir mantıkla sistemi kurgulamak.

Bir hayal bu benim için, lakin bu hayal için şimdilik harcayacak vaktim ve enerjim yok. Umarım bu işe girebilemek birgün mümkün olur.

Teşekkürler.

İç dünyamda olup bitenler

Hergün bir sürü olay oluyor, bir sürü sorun yaşanıyor insanlar arasında. Hepsinin temelinde ego ve hırs var neredeyse. Paylaşmak yerine en çoğuna sahip olmak için mücadele ediyor herkes. Çok şeye sahip olan da mutsuz az şeye sahip olan da. 

Trafik ışıklarında dahi bir düzen yok. Yeşil yanıp ilerleyecek olsam, 2,3 araç geçmekte oluyor önümden. Nice kazalar yapabilirdim eğer yeşil yandı yol hakkı benim deseydim. Veya en basit bir alışveriş için sıraya girsem bir yerde, o sıra öyle gergin ve insanlar öne geçmek için veya az beklemek için sabırsız ki, birbirimize saygı yok derecesinde.

Peki ben ne yapıyorum dersiniz, ben aksine sıramı sabırla bekliyorum. Önüme geçen ve kendini bununla mutlu edebilen insanın acizliğini izlemek için sıramı aldığını anlamamış gibi yapıp sıramı veriyorum. Yüzündeki şapşal mutluluk ile önümde hakkımı gasp etmenin zaferini yaşarkeni, ben içimden o insana acıyorum.

Trafikte ise yeşil yanmasına rağmen geçmeme engel olan kırmızıda geçen araç sürücülerinin yüzlerine bakıyorum. Göz göz gelmek imkansız ama olur ya gelirsem ona zavallı bakışı atar şekilde fırsat kolluyorum. Son sürat önümden geçerken, güya 2 dk kazanmanın zaferi ile mutlu oluyor. Kazandığı 2 dakika ile kaç yılda alınması gereken terbiye ve ahlaktan uzak olduğunun farkında bile değil. 

Ne olurdu ki, kırmızı yanında dursaydık, bir sıra beklerken biraz daha saygılı ve hakkaniyet kollasaydık. Gözlerimiz yaşarsaydı, insanlığımız ile gurur duysaydık olmaz mıydı. Bize bu yakışmaz mıydı. Yardımsever olsaydık, birbirimizi sevip saysaydık olmaz mıydı. Ne gerek var altta kalanın canı çıksın edasınca yaşamaya. Birbirimizin hayatını daha güzel kılsaydık olmaz mıydı.

Çok güzel olurdu, olurdu ve bize de bu yakışırdı. Ben bize yakışanı yapmaya devam edeceğim. Umarım her geçen gün bu yaklaşım daha da yaygınlaşır ve daha güzel bir hayat yaşamamız mümkün olur.

Sevgi ve saygılarımla...

Online pazaryeri sitelerini kullanarak esas satıcıya ulaşmak

Merhabalar,
Uzun zamandır masaüstü bilgisayar ile çalışmaktayım. Ancak artık laptop ihtiyaç ve araştırmalarım devam ediyordu. Hepsiburada sitesinde bir modeli beğendim. Herşey güzel ancak satıcı kısmında hepsiburada olmadığında genelde uzak dururum. Yine öyle yaptım ve başka ürünlere bakmaya devam ettim.

Ancak bir türlü o ürün kadar aradığım kriterleri sağlayan ürün bulamadım. Satıcı kullanıcı adı zaten ürün sayfasında görünmekte idi. Çok basit bir şekilde kullanıcı adını google da yazarak ilgili satıcının sitesini ulaşmak mümkün olduğunu gördüm.

Satıcı gayet güzel bir site hazırlamıştı ve hepsiburada'da bulunan ürünü aradım sitesinde. 2 arama sonrası ürüne ulaştım. Bilin bakalım nasıl bir durum var idi.

Hepsiburada'da ki fiyattan 100 TL civarı daha uygun fiyatlı idi ve ürün ile ilgili bilgi alabileceğim destek hattı vardı. Mesaj attım ürünle ilgili merak ettiğim konularda whatsapp den yazabilir misiniz dedim. Gece vakti olmasına rağmen iletişime geçtiler ve bilgi aldım.

Bu durum bence açık pazaryeri sitelerinin bir açığı gibi bence. Böyle bir durumu engellemek için kullanıcı adını kendileri belirlemeliler bence. Ayrıca sözleşmede bu isim üzerinden doğrudan ve dolaylı olarak satış yapmayı yasaklamalılar. Ayrıca böyle bir kullanıcı adı var ise ilgili domain i sadece hepsiburada sayfasına yönlendirme kuralı eklemeliler bence.